Sigara içmeyen, içki kullanmayan, kumar oynamayan, zina yapmayan birine, halk arasında “ot gibi adam” denir.
Bunu hakaret ya da küçümseme olarak algılamak mümkün…
Ama ben, bunu bir saygı ve değer ifadesi olarak görüyorum.
Ot gibi…
Yani temiz ve saf.
Sadece yukarıdaki eylemleri hesaba katarsak; günahsız…
“Bastığı yerde ot bitmiyor” deyimi, uğursuz ve pis insanlar içinkullanılır.
Bunu da konumuza ilave etmiş olalım.
Yine, “çanına ot tıkamak” deyimini çok sık kullanırız.
Çan, bizlere olumsuz şeyler çağrıştırıyor.
İşte bu olumsuzluğa ot tıkamak, onu bir daha kötülükte bulunamayacak hale getiriyor, susturuyor.
Olayın kahramanı yine ot…
Türkçe sözlüğe baktığımız zaman, ot kelimesinin karşısında şu satırları buluyoruz: En fazla bir iki yıl yaşayan, gövdesi odunlaşmayan bitki…
Bu satırları okuyunca, aklıma, henüz bir iki yaşındayken ölen ve günahsız bir şekilde cennete giden bebekler geliyor.
Biz ise yaşadıkça odunlaşıyoruz.
Odunlaşmanın ne anlama geldiği ise malum…
İlhan Berk, bir şiirinde “ben bir tereyim diyor ot, sen kimsin” diye soruyordu.
Adımın İbrahim olduğunu biliyordum ama konu bu değildi.
İlhan Berk’in, daha doğrusu otun sorduğu başka bir şeydi.
Bence, kendini din/diyanet işlerine adamış insanların, ottan alacağı çok şey var.
Hayır, yeme içmeden bahsetmiyorum.
Ot, mütevazılık demektir.
Yerdedir ama ayağa düşmez.
Bizler gibi çok yıllık değildir, fakat dayanıklıdır.
Üzerinden otomobil (felaket) geçse bile ‘haline şükredip’ tekrar doğrulur.
Hem de hiçbir şey olmamış gibi…
Küçüktür, fakat boyuna bakmadan şifa dağıtır.
Zararlı olarak bilinen otlar bile mutlaka bir sıkıntıya, rahatsızlığa devadır.
Her otun bir dili, bir huyu vardır.
Bunu en çok aktarlar bilir.
Bir aktar, şifalı otları, elmas yontar gibi kullanıma hazırlar.
Onları özenle ve mevsimine uygun toplar, gölgede kurutur, rutubeti yanlarına yanaştırmaz vs… (Ekmeğini ottan çıkarmak, bu olsa gerek.)
Otlardan hazırlanan şifalı karışımlara “kocakarı işi” diye burun kıvıranlar, şimdi, kır bayır dolaşıp dev ilaç şirketleri için araştırma yapıyorlar.
Ot, otla beslenmeyen hayvanlar için de şifadır.
Mesela karnı ağrıyan kedi ve köpek, ot yer.
Ot olmazsa, etoburlar aç kalır.
Doğru okudunuz; etyemezler değil, et yiyenler aç kalır.
Çünkü etini yediğimiz hayvanların büyük kısmı ot ile yaşar.
“Çimenlere basmayın” demek, bir anlamda, insanları saygıya davet etmektir.
Çimenlerin üzerine tükürmek, aslında, birazdan oraya uzanacak olan bir insana tükürmektir.
Ot, genel anlamda olumsuzluk demektir.
Bugün biz, bu yazıyı yazmakla, bu olumsuzluğu kendi çapımızda çürütmüş oluyoruz.
“Otun biri”, artık iyi bir anlama geliyor.
İbrahim Tenekeci
NoT: Editörde aynı fikirde olduğu için konu burada açılmıştır.